
1 Temmuz 1979'da Tokyo'da doğdu, 80'lerin son, 90'ların ilk yarısına damgasını vurdu. Piyasaya çıktığında 'satmaz' denilen Sony walkman şimdiye kadar tüm dünyada 385 milyona ulaştı. 'Superman'in kuzeni, pil düşmanı, gönül dostu bu alet, şöhretin sefasını süremeden yerini dijital emsallerine bıraktı
Bundan 30 yıl önce Sony, ilk taşınabilir kişisel kaset çaları icat etti, adına da o zamanlar lacivert taytı, kırmızı peleriniyle çok canlar yakmakta olan ‘Superman’den esinlenip, ‘walkman’ dedi. Mühendis Nobutoshi Kihara tarafından tasarlanan bu aletin adı uzun zamandır nostalji kuşağında anılıyor olsa da, vintage mağazalarında vitrinlere çıkmaya başlamasından sonra, aksesuvar niyetine de olsa yeniden gündeme gelecek gibi görünüyor.
30’una gelmeden eskiyen, beş yaşına kadarki halleri artık en fazla ‘ne sevimli’ bulunan, 90’ların sonunda yaptığı atakla bir süre daha adından söz ettiren ama dijital müzik çalarların piyasaya çıkmasıyla artık iyiden iyiye unutulan walkman, 30. doğumgünü şerefine bir de müzeye kavuştu. Tokyo’daki Sony binasında açılan müzede, ‘üretilen ilk walkman’den, walkman dinleyen Japonların fotoğraflarına, walkman ve walkman kültürüne dair pek çok şey var. Tokyo’ya kadar gidemem diyenler içinse, arşivi Tokyo’dakinden de geniş bir sanal müze önerebiliriz. ‘Walkman museum’ adlı bu sanal müzede üretilen tüm walkman’lerin her biri yıl yıl kayıt altına alınmış. Her ürünün fotoğraflarını bulabileceğiniz, walkman’in tarihçesine ve en küçük yedek parçasına vakıf olabileceğiniz bu siteyi gezerken, farkında olmadan, siteden ‘walkman severler cemiyetine’ katılmış olarak ayrılabilirsiniz.
Walkman’in yaratıcısı Nobutoshi, bir kâğıdın üzerine karalamış ilk walkman eskizini. 2006 yılında emekli olan Nobutoshi walkman için, “Benim için çok büyük bir heyecandı. İnsanlar artık istedikleri müziği sokakta yürürken dinleyebileceklerdi. Bu bir devrimdi” diyor.
Walkman’in kendisinden bir süre sonra doğan bir de kardeşi var. Onun ismi de Superman esinli: ‘Pressman’. Bu isim 1986 yılında Oxford’un İngilizce sözlüğüne bile geçmiş.
En büyük süksesini 80’lerde ABD’de yapan, Türkiye’ye 1983’te gelen ve gelir gelmez de sevilen walkman’in 30. doğum gününü kutluyor, sözü yakın arkadaşlarından bazılarına bırakıyoruz.
‘O klik sesi çok özeldir’
Mehmet Tez, Müzik yazarı
Kulaklıkları takınca istediğiniz zaman, istediğiniz yerde müzik dinleyebiliyordunuz. Yatağa yat, yorganı çek müzik dinle. Mükemmeldi... Siyah, sarı, waterproof, ince, kalın... Beş tane falan walkman parçalamışımdır. En sevdiğim ise o herhalde ikinci kuşaklardan olan şeffaf plastikten mavi renkte ince ve kaset kapağı kilit mekanizmalı Sony’ydi. Bunu açıp kaparken çıkan klik sesi çok özeldir benim için. Bir sınıf arkadaşımın babası pilottu. O getirmişti bir yerlerden. O zaman öyleydi. ‘Almanya’dan geldi, Amerika’dan geldi’ vardı. Öbür dünyadan gelmiş gibiydi yani walkman. Kişisel eşyalarım arasında yeri ayrıdır.
‘Benim yalancı Woodstock’ım’
Derya Bengi, Müzik yazarı
Tam liseyi bitirdiğim günlerde, 1982’de, Yeşilyurt’ta yolda rastladığım bir arkadaşa, yanımızdan geçip giden ciks bir tipi göstererek, “Yeni bir moda çıktı, millet kulaklıkla müzik dinliyor” dediğimi hatırlıyorum. Birkaç ay içinde o tuhaf aletin adını sanını öğrendik, hemencecik ihtiyaç listemize giriverdi. Ancak yıllarca bekledikten sonra, ilk walkman’imi bana teyzem hediye etti... Walkman’in fazlasıyla 80’ler ideolojisinin yansıması olduğu, bireyciliği temsil ve teşvik ettiği aşikâr. Yine de ben 80’lerin gazabından onunla korundum, inadına o ilk kırmızı walkman’imle o kadar çok Neil Young dinledim ki, bu Japon harikası benim yalancı Woodstock’ım oldu.
‘Walkman bir devrimdir’
Nejat Yavaşoğulları, Müzisyen
Walkman, 1980’lerin başında çabuk sönecek Japon icadı gibi görülmüştü ama hiç de öyle olmadı. İlk çıktığında modası çabuk geçer diye bakılmış, biraz hafife alınmıştı ama çok geçmeden herkes yürürken müzik dinlemeye başladı. Walkman i-pod’un fikir olarak babasıdır. O dönemde bunun düşünülmüş olması devrimdir. Daha önce müzik dinlemek için bir yere girmeniz gerekirken, walkman sayesinde her yerde müzik dinleyebiliyordunuz. Seyahatte, spor yaparken, her zaman istediğiniz müziği dinleyebilme özgürlüğünüz vardı. Ben ilk walkman’imi nasıl aldığımı hatırlamıyorum, nasıl olduysa geçti elime. Zaten Türkiye o zamanlarda böyle şeyleri, teknolojiyi takip etmeye meraklıydı. Walkman’lerimde en çok metal müzik kasetleri döndü. Metallica, Guns and Roses, U2, Bon Jovi en çok dinlediklerimdi. Metal müziğin de yükselişte olduğu bir dönem olduğu için walkman’le metal müzik aynı anda gelir aklıma. Tabii kendi albümlerimi de dinlemişimdir walkman’imle.
‘Auto-reverse’e kuvvet!
Kanat Atkaya, Gazeteci-yazar
İlk walkman’im bugünkü mobil müzik dinleme cihazlarının yanında konvansiyonel silah gibi kalırdı. Şimdi saklamadığıma üzülüyorum; o kadar çirkindi ki! Sony marka bir walkman’a ulaşmam epeyce zaman aldı. Uzun süre çakma cihazlar kullandım. Eject tuşuna bastığında kaseti cidden gözüne/kaşına fırlatan vardı bir tane. Hey gidi günler... Ayrıca Bravo Dergisi’nin verdiği sticker’larla ‘custom’ walkman yaratma çabamı da hatırlıyorum. Bir de A yüzünde Metallica’nın siyah albümü, B yüzünde Nirvana’nın Nevermind’ı olan kaseti ‘auto-reverse’e kuvvet aylarca dinlediğimi, hiç kaset değiştirmeden Eski Köprü’de volta attığım günler unutulmaz...
Elif Türkölmez
04.07.2009
Radikal Cumartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder