29 Haziran 2011 Çarşamba

Müziğimize 'işkence caz' diyorlar


Herkes başka bir şey diyor, siz nasıl tanımlıyorsunuz yaptığınız müziği?
Evet, onlarca farklı tanım var yaptığımız müzikle ilgili. İçlerinde en sevdiğim ve hatırladıkça güldüğümse şu: İşkence caz. Yapan kişi olarak benim tarif etmem bile çok güç ama şöyle bir şey diyebilirim sanırım. Olabildiğince geniş kaynaklardan beslenen ve organik olarak gelişen bir tür. Bununla birlikte kesin olarak tanımlanabileceğini de düşünmüyorum.

Müziğinizin sinema ve fotoğrafla ilişkisini nasıl tanımlarsınız?
Güzel sanatlarda okudum. Sinema ve fotoğraf iki büyük ilgi alanımdı. Ve bunlar doğal olarak müziğime de sirayet etti. Sabit ya da hareketli her türlü görüntü benim için müziğe çok yakın şeylerdir. Bir şarkı yazarken sanki bir senaryo üzerine çalışıyormuş gibi hissederim. Ham görüntüyü severim, işlenmiş olanı değil.


Bir akşam tam müzik çalarımda sizin ‘Breathe’ adlı şarkınız dönerken, bir kömür madeninde patlama yaşandığını ve onlarca işçinin orada mahsur kaldığını öğrenmiştim. O an, o insanlar için dua ederken, adı ‘Nefes’ olan sizin bu şarkınız bana güç vermişti. Gerçekten şu an bir şarkının bir insana ne yapabileceğini çok iyi anladım.

Sesler doğanın bir parçasıymış gibi. O enstrümanlarla caz ya da elektronika yapılabilecekken siz yoldan sapıp fırtına ve dalga sesi yapıyormuşsunuz gibi.
Aslında ben daha kente ait bir şey yaptığımızı düşünüyorum.

Sözler ne kadar önemli?
Sözler en az müzik kadar önemli. ‘To Build A Home’ gibi bir şarkıyı yazmak mesela, benim için tam bir meydan okumaydı. Onu yazdığım zaman geleneksel şarkı sözü yazarlığı konusunda önemli bir yol kat ettiğimi düşünmüştüm. Yani sözler çok çok önemli.

Elif Türkölmez
21.05.2011
Radikal Hayat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder