
fotoğraf: begüm özpınar
Siftahları "Kundante"yle deneysel rock-punk"ın en iyi örneklerinden birini arşivlere ekleyen Fairuz Derin Bulut, ikinci albümleri "Arabesk"te damardan birçok şarkının sözlerinin yazarı Ali Tekintüre"ye saygı duruşunda. Zaten yıllardır sahnede "Yaşasın arabesk!" diye bağırıp dururlardı
Manyaklar için müzik’ yapan Fairuz Derin Bulut, ‘manyak’ bir ‘Arabesk’ albümle karşımızda. Ali Tekintüre şarkılarından ya da daha bildik şekilde söylersek ‘Acı Gerçekler’, ‘Benim İçin Üzülme’, ‘Seni Yakacaklar’ gibi arabesk klasiklerinden oluşan albüm, arabeske eğreti bir punk’çı selamı çakmak, deneysel ve Batılı takılırken ‘Bakın, klasiğe ve Doğu’ya da yakınız’ demek için yapılmamış. En azından temel amaç bu değil.
Albümde ciddi ‘damar’ arabesk şarkılar orijinal hallerine sadık kalınarak, çok şahane vokaller ve ‘ünsüz’ konuk müzisyenlerin yardımıyla kotarılmış. “İstesek vokalleri Kibariye’ye yaptırır, darbukayı Mısırlı Ahmet’e çaldırırdık ama böylesi daha iyi” diyen grupla, onlara mahalle kahvesi yakınlığında olan Üsküdar Balıkçılar Derneği’nde buluştuk.
Burası çok güzel bir yermiş. Hep gelir misiniz?
Demir Kerem Atay: Evet geliriz. Ali abiyle (Tekintüre) de ilk kez burada buluşmuştuk. O da Çengelköy’de oturuyor. Biz doğma büyüme Üsküdarlıyız.
Birlikte mi yaşıyorsunuz?
Demir Kerem Atay: Hayır ama komşuyuz. Aynı mahalledeyiz. Okan’la da liseden arkadaşız.
Üsküdarlı olmasaydık çıkmazdı bu şarkılar diyor musunuz?
Taharruz: Kesinlikle çıkmazdı. Üsküdar çok farklı insanların birlikte yaşadığı bir yer. Dindarı, arabeskçisi, rap’çisi... Şu sokaktan yukarı doğru çıkın duvarlarda hem arabeskçilere hem rap’çilere ait yazılar görürsünüz.
O sokakta bir ‘meslektaşınız’ oturuyor, Hasan Cihat Örter, tanır mısınız?
Taharruz: Evet. YouTube’da çok komik bir videosu vardı. Bizim de bire bir yaşadığımız komik durumlar var onunla. O sokağın adını değiştirmek istedi. Kendi ismini verecekti ama mahalleli karşı çıktı. İnsan kendisi “Bu sokağın ismi benim ismim olsun” der mi?
Demir Kerem Atay: Sokakta gördüğü insanlara imzalı fotoğraflarını veriyormuş. Acayip.
Üsküdar’dan Ceza ve Ayben’le aranız iyi ama...
Demir Kerem Atay: Evet, biz onlarla çocukluktan beri tanışırız.
Onlarla yaptığınız çalışmalar müziğinizi takip edenler pek beğenmedi galiba...
Beğenmeyebilirler ama gerçekten yüzeysel bir şekilde eleştirilmek hoş değil. Belki Ayben’in dinleyicisi de bizi beğenmedi; bilmiyoruz. Ama sonuçta Ayben de, Ceza da eski arkadaşlarımız. Böyle bir iş çıkarmak bizim hoşumuza gitti.
Fairuz Derin Bulut ne demek?
Demir Kerem Atay: Bir anlamı yok. Fairuz, Lübnanlı bir kadın şarkıcı. Fairuz kısmı oradan geliyor. Biz aslında bir karakter yaratıp ona isim verdik. Bu grup bir insan ve adı Fairuz Derin Bulut.
Taharruz: Ama isim sayesinde komik olaylar yaşıyoruz. Mesela ‘Fairuz kim, Derin hanginiz?’ gibi sorular geliyor. Ya da mesela bir görüşmede falan bizle konuşurken anlaşamayınca “Fairuz’la konuşurum ben” diyen oluyor. Ne diyelim şaşırıyoruz.
Albüme geçersek, basın bülteninde ısrarla samimiyetten söz edilmiş. Nedir bu samimiyet vurgusu?
Demir Kerem Atay: Ben çok iyi bir arabesk müzik dinleyicisiyim. Ciddi bir arşivim var ve bu müziği seviyorum. Hepimiz öyleyiz gerçi. Bu adamlar bu müzikle dalga geçiyor, denilmesin istedik. Biz arabeski, rock müziğin yanında renk olsun diye yapmıyoruz. Gerçekten seviyoruz ve dinliyoruz. Murat Beşer şöyle yazmış bizim için: “Emaneten değil, sahiplik duygusuyla ve inançla...”. Bu şarkılar üzerimizde emanet durmuyor çünkü onları sahipleniyoruz. Geleceğin arabeskçileri biziz.
Siz öyle düşünüyorsunuz ama bu şarkıları dalga geçerek dinleyenler de olmayacak mı?
Taharruz: Olacak tabii ki. Ama kemik kitlemiz zaten bizi, arabeskle ilişkimizi biliyor. Bilmeyenlerin yorumları da çok önemli değil.
Ali Tekintüre o şarkıların ardındaki gizli kahraman. Siz nasıl keşfettiniz onu?
Demir Kerem Atay: Ben hayranıydım kendisinin zaten. Bütün o bildiğimiz; İbrahim Tatlıses’ten, Orhan Gencebay’dan duyduğumuz şarkıları yaratan adam o. Ben albümlerde onun ismini okur ve “Vay be, bu adam bu şarkıları nasıl yapmış, bu sözleri nasıl yazmış?” derdim. Plak şirketimiz Doublemoon, Ali Tekintüre’nin şarkılarının haklarının kendisinde olduğunu söyledi. Bizim de arabeski sevdiğimizi biliyorlar. Bizi bir araya getirdiler.
İlk buluşmanız nasıldı? Sizin ‘samimiyet’inizi anladı mı?
Demir Kerem Atay: Çok şaşırdı. Bir şarkıdan söz ediyor ezberden okuyorum ya da kimsenin bilmediği bir şiirinden söz ediyorum. O anda anladı sanırım, onu bildiğimizi. Ama çok şaşırdı.
Şarkıları nasıl seçtiniz? Albüme alamadığınız için üzüldüğünüz şarkı oldu mu?
Demir Kerem Atay: Olmaz mı? 1500 şarkı vardı; çok zorlandık seçerken.
Taharruz: Çalarken en sevdiğimiz şarkıları seçtik; mümkün olduğunca da orijinaline sadık kalarak çaldık. Öyle fazla deneysel takılmadık.
Konserlerde değişir mi bu durum?
Demir Kerem Atay: Bilemiyoruz ama değişebilir. Çünkü biz kayıttan çok canlı çalmayı seviyoruz, canlı çalarken de biraz uçabiliyoruz.
Konuk müzisyenler de var mıydı bu albümde?
Demir Kerem Atay: Vokalleri benim askerlik arkadaşım Serkan Döver ve Doublemoon’dan Gonca Öncel yaptı. Ikisinin de sesi çok iyi. Aslında Kibariye’yle çalışabilirdik ya da Mısırlı Ahmet’e vurmalıları çaldırabilirdik ama istemedik. Çünkü çevremizde çok başarılı müzisyenler var ve bu adamlar en az onlar kadar iyi.
Arabesk dünyasından başka neler dinlersiniz?
Demir Kerem Atay: Ben Bergen severim. Erkin Koray severim. Aslında Erkin Koray’ın müziklerinde de sıkı bir arabesk damar vardır. Tüdanya da iyidir.
Taharruz: Her şeyi dinliyoruz aslında. Rock’n Coke konserine Metallica, Iron Maiden tişörtleriyle çıktık. Metal de seviyoruz, bunlar bu işin üstadı diyerek.
Albüme arabeskçilerin yorumu nasıl olur sizce?
Demir Kerem Atay: Bilmem, kötü bir şey diyeceklerini sanmam. Yeni nesil arabeskçiler biziz. Bundan sonra arabesk bize emanet.
Arabesk sizi meşhur ederse TRT’ye de çıkar mısınız? Yeni açılımlarla arabeske de açılır TRT belki.
Demir Kerem Atay: Çıkarız tabii ki. TRT’ye çıktık da aslında. Güven Erkin Erkal’ın programına çıktık ama canlı değildi ve şarkıları kesmişlerdi. Bizim sadece ellerimiz görünüyordu falan... Şarkının başında polis düdüğü var mesela, onu kesmişler.
Sabah programlarına da çıkar mısınız?
Taharruz: Çıkarız.
Demir Kerem Atay: Çıkarız, biz halk adamıyız. Beyoğlu’nda bir kulüpte çalmaktansa halk konseri vermeyi tercih ederiz.
Tekintüre’ye selam arabeske devam!
15 yaşındayken, ‘Tanrım Beni Baştan Yarat’ adlı şarkıyı yazan Ali Tekintüre, 1953 yılında Adıyaman’da doğmuş. “Zordu” dediği çocukluğu ve gençliği boyunca çeşitli sağlık sorunları ve yoksullukla boğuşan Tekintüre, bu zorlukları ‘Senden Vazgeçmem’, ‘Acı Gerçekler’, ‘Benim İçin Üzülme’, ‘Seni Yakacaklar’, ‘Sürünüyorum’, ‘Güldür Yüzümü’ gibi şarkılar yazarak emsali olmayan dâhice işlere dönüştürmeyi becermiş. Yaklaşık 1500 bestesi Bergen, Mine Koşan, İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay, Bülent Ersoy gibi sanatçılar tarafından okunan bestecinin 10 tane de şiir kasedi var. Tekintüre, Unkapanı yollarını aşındırarak, çalmadık kapı bırakmayarak sonunda kabul ettirdiği şiirlerini, hep merak ettiği üzere şimdi rock’çılardan dinliyor ve elektrogitar sesini bestelerine çok yakıştırıyor.
Ekşisözlük’teki şu yorum usta besteciyi çok iyi anlatıyor. “Hayatı, ‘eyvallah’ boyutlarında şekillendiren saykodelik bir abimiz.” Kral FM sloganından ödünç selamımızla ‘Ali Tekintüre’ye selam, arabeske devam!’
Elif Türkölmez
28.02.2009
Radikal Cumartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder