
Mustafa Topaloğlu, Obama için yazdığı, ünü Amerika'nın çok izlenen programı Jimmy Kimmel Show'a bile ulaşan 'Welcome to Presidency' adlı şarkısının klibiyle ortalığı kasıp kavuruyor. Bizim liderlereyse şarkı yazası yok henüz. "Başbakan'ı gözlemliyorum, biraz daha bakmam lazım bir yargıya varmam için" diyor
Resminin tişört, şapka, kupa hatta iç çamaşırlarına bas bas basılmasını, dünyanın en ücra köyünün en çıkmaz sokağından benzerlerinin çıkmasını, kafelere barlara adının verilmesini, hatta İstanbul’da sevdiği kedinin soyunun Bizans’a dayanmasını bile makul bir soğukkanlılıkla izlemeyi başardık ama bu başka. Mustafa Topaloğlu, Barack Obama için yapılmış ‘aşırılıkların’ en tazesi olan ‘Welcome to Presidency’ adlı şarkı ve ‘ev yapımı’ tadında klibiyle dünya müzik tarihine bir kült kazandırdı. Topaloğlu’yla, ona bu şarkıyı yaptıran Obama sevgisini konuştuk.
Neden yaptınız bu şarkıyı?
Obama seçildiğinde çok sevindim, ne bileyim, bir sinerji oldu içimde. Sanki kendi ülkeme seçilmiş gibi mutlu oldum ve bu şarkıyı yazdım. Obama’nın Türkiye ziyaretiyle bir ilgisi yok yani, zaten yazmıştım. Ama ülkemizi ziyaret etmesine de sevindim tabii. İlk olarak bize gelmesi hoşuma gitti. Ben bu şarkıyla Obama’dan bir istekte bulunuyorum. O, dünyaya barışı, huzuru, adaleti getirecek bir insan. O yüzden ‘Durdur bu savaşları, durdur gözyaşlarını’ diyorum.
Daha önce Bill Clinton’la da bir görüşmeniz olmuştu. Var mı bir Amerika sevgisi?
Ben bütün dünyayı seviyorum, bütün insanlığı, bütün canlıları seviyorum. Doğru olan, dürüst olan, barış isteyen herkesi seviyorum. Clinton’la görüşmeye gittim, doğrudur ama toplantıda olduğu için çıkmadı. O zaman senato seçimlerini kaybetmişti, biraz da şeydi yani... Bekledim bekledim, çıkmayınca sıkıldım döndüm. Ben Kennedy’yi de sevdim ama bak Bush’u sevmedim. Ona değil şarkı yazmak, yani ne bileyim...
Obama dinledi mi şarkıyı?
Ben sayın Meclis Başkanı’mızı ziyaret edip kendisine klibi izlettim, çok beğendi. Hemen oradan birilerini çağırdı, ABD Büyükelçisi’ne ulaştırdı. Onlar Amerika’ya gönderdi mi bilmiyorum ama ben ulaştı gibi hissediyorum.
‘Bu adam koskoca başkan, izler mi benim yaptığım klibi’ diye düşündünüz mü?
Yahu hangi dünyada yaşıyoruz? İnternet diye bir şey var, artık oturduğun yerden izliyorsun her şeyi. Öyle bir şey olur mu?
Obama, Ermeni soykırımıyla ilgili Türk dış politikasına ters düşen bir şey söylerse ‘Keşke yapmasaydım bu şarkıyı’ der misiniz, fikriniz değişir mi?
Demez ki! Adam ne dedi, bu sizin kendi meseleniz dedi, karışmam dedi. Her ülkenin kendi çıkarları vardır; politikacılar güçlü insanlar, kendilerine güç verilmiş insanlar, söz sahibi insanlar, ülkelerinin çıkarlarını düşünmek zorundalar. Bir de ben o meselelere inanmıyorum. Ermenilerle, Kürtlerle biz yıllarca yan yana yaşamışız, komşu olmuşuz, her şeyimizi paylaşmışız, şimdi bu meseleler hiç hoş değil. Ben o konularda hükümeti de eleştiriyorum. Zamanında Abdullah Öcalan konuşmak istediğinde alıp karşılarına konuşsalardı o taraftan da, bu taraftan da bu kadar can gitmezdi, yazık. Ne olacaktı alıp karşına konuşsaydın, ne eksilecekti? Yanlış korkularımız var. Ben seviyorum, seven insan korkmaz.
Türkiye’den bir politikacıya şarkı yapmayı düşünür müsünüz?
Bakın, bulunduğumuz coğrafya arzın merkezi gibi. Atalarımız bize çok güzel bir ülke bırakmış, ha onları da eleştiriyorum bazen. Mesela başka ülkenin toprağına göz dikmek kötü bir şey ama o zamanlar elindekini idare edemeden başka yerleri de ele geçirmeye çalışmışlar. Neyse, o başka bir konu. Ama bu ülke iyi idare edilmiyor. Bugüne kadar seçilmiş liderleri takdir edemiyorum. Ben bir tek rahmetli Özal’ı sevdim. Onu baştan sona izledim ve beğendim. Bir tek onun için olabilirdi.
Tayyip Erdoğan’ın Davos çıkışını nasıl değerlendirdiniz? O ilham vermedi mi?
Biraz sertliği fazlaydı. Konuşmacı hata yapabilir, orası hata yapabilir ama o hataların vermiş olduğu bir anlık kızgınlık... O denli olmamalıydı. O da onun o anki psikolojik hali. Diplomasilerde her zaman beyin sinirlerin alınmış olacak. Ben sayın Başbakan’ımızı eleştirmiyorum, anlıyorum onu ama gün gelir küçük bir tahrik olma çok zarar verir. Ben Başbakan’ımızı seyrediyorum, gözlemliyorum. Henüz bir şey diyemem, biraz daha bakmam lazım hakkında bir yargıya ulaşmam için.
Klip de çok enteresan. Kim çekti?
Eyüp... Eyüp çekti.
Şarkıyı siz yazdınız...
Evet. Yönetmen Eyüp, müzikler Uğur Bayar, sözler Mustafa Topaloğlu. Bu bir tasarım, bir düşünce... Bayağı uğraştık. Dünyada o kadar ülke varken o bizim ülkemizi seçti. Menfaati vardı, yoktu bilmiyorum ama herkes kıskandı, niye? Kıskanır tabii. Seversen sevilirsin düşüncesiyle bakalım olaya. O bizim ülkemize gelerek görevini yaptı, biz de bu şarkıyı söyleyerek yapalım.
Şarkıyı özellikle blues şeklinde yaptım diyorsunuz.
Evet, ben blues severim. Küçüklüğümden beri yabancı müzik dinlerim. Bütün dünya müziklerini severim. Müzikte evrensel anlayışım vardır. Obama’nın da sevdiğini bildiğim için özellikle blues yaptım. Türkiye’de bir sanatçının blues okuması ilginçtir. Kolay değil o gırtlak.
Sizin okumanız biraz ağdalı ama, daha buralı geliyor kulağa.
O da memleketimizin güzelliklerini tanıtmak için. Biraz da bizden bir koku olsun istedim.
İngilizce biliyor muydunuz, şarkıyı yazmak için mi öğrendiniz?
Little English! Öğrenmeye zamanım olmadı, ben başka işler yaptım hayatta. Kendimi müziğe, insanlığa, insanlara yardım etmeye adadım.
Albüm yapmayı düşünüyor musunuz?
Yok, ben artık başka şeyler yapmayı düşünüyorum. Çünkü bakıyorum, albüm yapılıyor ama şarkılar internetten indiriliyor. Bir karşılığı yok. Ben bugüne kadar müzik için neler yapmadım! Zamanında Prestij Müzik olarak bu ülkeye ne sanatçılar kazandırdım. Arabamı sattım, Azer Bülbül’e kaset yaptım. Niye? Ülke bir ses kazansın, yeni bir ses, değişik bir yorum görsün diye... Ama ne oldu, kimse bildi mi değerimi?
Görüşmüyor musunuz o zamanlar albüm yaptığınız kişilerle?
Ara sıra görüşüyorum. Benim kimseyle sorunum yok, herkesi seviyorum. Mahsun (Kırmızıgül) arar bazen. Mesela son filmi bitince fragmanını izletmişti. Çok beğendim, çok güzel bir konuya değinmiş.
Peki bu kadar barış, sevgi diyorsunuz ama Bülent Ersoy’a söyledikleriniz incitici değil miydi?
Yok hayır, beni tanıyanlar bilir, ben kimseyi incitmem. Onunla olan atışmamızda Bülent haksızdı, önce o bana saydı döktü, şahsıma hakaret etti. Ben de ‘Ayıptır’ dedim. Onunla da sonradan karşılaştık, selamlaştık. Ben kin tutmam herkesi seviyorum ama kimse anlamıyor.
İnsanlar sizi niye anlamıyor?
Bak, ben sana şunu söyleyeyim. İnsanlar bana nasıl yaklaşırsa öyle cevap veriyorum. Adam gelip ‘Naber uzaylı?’ derse ben de ona o ciddiyette yaklaşırım. Benim felsefem: Komik ve ciddi! Ben komik bir adamım, espri yaparım, senin moralin bozuksa seni güldürmeye çalışırım. Beni anlamak kolay ama anlamak isteyene...
‘Ergenekon’dan tutuklananlar üzülmesin!’
Şimdi bakıyorum, ülkemizde acayip işlerle uğraşılıyor. Ergenekon mesela. Ne oluyor? İnsanlar tutuklanıyor. Ben onlara şunu söyleyeyim. Üzülmesinler, polisimizden korkmasınlar. Ben de tutuklandım, bir şey olmuyor. Mesela ben kumar suçlamasıyla tutuklandığımda suçsuzdum, hiç çekinmedim. Gittim, ifademi verdim. Ben hayatımda hiç kumar oynamadım, oraya da bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Kenarda oturuyordum, çay içiyordum, geldiler götürdüler. Bir şey demedim. Polise de saygım sonsuz, o da işini yapıyor. Ergenekon’dan tutuklananlar da gitsin ifadesini versin ne olacak yani, abartmaya gerek yok. Ama suçluysan da cezanı çekeceksin.
‘İnternette yazılanlara üzülmüyorum’
Hakkımda yapılan yorumlar beni üzmüyor. O yorumları yapanlar da insan, onlar da genç... Mesela bakıyorum, Ekşi Sözlük’te yazmış kafasına göre... Şöyle düşünüyorum, belki de onu yazan insan birisine hava atmak için yazdı. Bak, Mustafa Topaloğlu hakkında güzel bir cümle yazayım da ilgi çeksin diye düşündü.
O yazılan şeyleri şikâyet edebilirim, biliyorum ama etmem niye edeyim, hiç rahatsız değilim ki. Ama aralarında beni anlayanlar da var, bu da güzel bir şey.
Elif Türkölmez
25.04.2009
Radikal Cumartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder