22 Temmuz 2011 Cuma
selami şahin romeo&juliet konseri
bizim uğur'la bir selami şahin konseri maceramız var. Bir türlü yazamadım ama çok eğlenmiştik. Tıpkı, Alphaville'in mahallemize gelip, ayağımızda konser vermesi hikâyesini yazamadığım gibi, ama yakındır onu da yazacağım...
Neyse, Selami Şahin Romeo&Juliet'te sahneye çıkacakmış, kaçırmak olmaz. Önce Documentarist'in kapanışını yapıp, Taksim'de muhtelif yerlerde duvarlara yansıtılan belgeselleri izleyip, bira içiyoruz. sonra ertuğrul abi'nin timoni'deki vedasına uğrayıp, romeo&juliet'e geçiyoruz. tabii ki biraları bakkaldan alıp...
millet masalara oturmuş, rakı içiyor, ara sıcaklar, paçanga börekleri, yoğurtlu semizotu salataları filan... biz bahçeye çıkıp çimenlere oturuyoruz. selami şahin biraz geç çıkıyor. özledim, seninle başım dertte, tapılacak kadınsın, sana muhtacım, ben bir tek kadın sevdim, alışmak sevmekten daha zor geliyor, yalan, gözler kalbin aynasıdır, ben sevdalı sen belalı, seni seviyorum derken arapça şarkılar söylemeye oradan da türkçe pop söylemeye başladı. her şarkının hikâyesini anlattı. 'özledim'in hikâyesi nereden baktığınıza bağlı olarak gayet tırt da romantik de gelebilir ama biz uğur'la şarkının yazıldığı kişiyle yan yana durduğumuz için aşırı beğenmiş gibi yaptık. çünkü selami şahin'in 20 yaşında görünen 45 yaşındaki karısı didem şahin gözümüzün içine bakıyordu. abla bir de agresif, korktuk... hikâye şu: selami şahin bir gece eve geç geliyor (anladığımız kadarıyla aslında bir değil iki değil...), didem hanım yastık izi çıkmış yüzüyle "git, nerede sabahladıysan orada uyu" deyip bir sarhoşa asla yapılmaması gereken bir hareket yapıp adamı kovuyor. adam da, selami yani, oracıkta, 'Özledim'i yazıyor. ben olsam duşa filan girerdim, ya da gider içerde uyurdum, insan böyle böyle sanatçı oluyor tabii...
aslında uzun süredir hiç bir konserde bu kadar dans etmemiş, hüzünlenmemiştik. uğur çok dans etti, ben biraz şaşkındım.
bir de bir ara garson bakkal birasını çaktı, 'ama yani ayıp' filan dedi. biz de üste çıktık, 'size ayıp, çok pahalı satıyosunuz' filan dedik. neyse ki işletmecisi iyi bir insanmış, "arkadaşlara bardak getir" dedi garsona, bardağa döküp içtik, kutuyu göstermedik kimseye, adama teşekkür ettik.
çıkışta şu şarkıyı söyleye söyleye yürüdük, iyi ki geldik, dedik.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder