4 Ağustos 2011 Perşembe

enstrümanıma da dokunma, donuma da...

geçen yıl Kanadalı müzisyen Dave Carrol, çok sevdiği gitarını kıran United Airlines için bir şarkı yapmıştı hatırlarsınız. Çok matrak bir işti. Ses getirmişti ve klibi Youtube'da 10 milyon kez izlenmişti. Klip de çok komikti. Carrol asfalta tebeşirle çizdiği gitar resmini seviyor, arkasında United çalışanları uçağın bagajına gitarları atı atıveriyordu. Özetle Carrol, "United gitarları kırıyor" diyordu.
Geçen hafta bizde de benzer bir 'eylem' yapıldı. 'Enstrümanıma dokunma' denildi. Müzisyenler, enstrümanlarının kabine alınmamasına sinirlendi. Ama işte o eylem bana biraz 'antipatik' geldi. Müzisyenlerin enstrümanlarının ne kadar pahalı olduğundan filan bahsetmeleri canımı sıktı. Carrol, "O benim canım" diyordu, bunların yaptığıysa 'sanatçı kaprisi' gibi. Ben de Pegasus'a, alt tarafı üç beş tane donum fazla geldi diye 15 lira ekstra bagaj parası verdim mesela geçen hafta. Hemen bir 'donuma dokunma' eylemi yapacağım. Bu eylem bana biraz 'olmamış' gibi geldi. Sanatçının enstrümanına güzelleme yapması, Haluk Bilginer'in tiyatronun ne kadar şahane bir şey olduğunu, ne kadar kutsal bir iş yaptığını anlatıp durması gibi birşey. Yaşasın basit enstrüman, ucuz enstrüman. Enstrümanlarını tırlarla, özel uçaklarla taşıyan müzisyenlerden bahsetmiyorum bile.